İKİNCİ BAYEZİD KÜLLİYESİ SAĞLIK MÜZESİ

     Bu müze, Edirne merkezdeki Yeniimaret semtinde bulunan Sultan II. Bayezid Külliyesi Darüşşifası bünyesinde hayata geçirilmiş olup, Trakya Üniversitesi’nin kültürel miras ve korumacılık alanında gerçekleştirdiği en büyük projelerden biridir. Bu projeyle, Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci başkenti olan Edirne’nin önemli bir eserinin yıkılıp gitmesi önlenmiş ve şehrin turizmine önemli bir marka kazandırılmıştır.

     Trakya Üniversitesi’nin bu önemli yapılara sahip çıkmasının altında, Edirne’nin yükseköğretim ve tıp tarihine sahip çıkması yatmaktadır. 1488 yılında hizmete giren bu külliyenin medresesi, döneminin temel tıp bilimlerinin öğretildiği bir üniversite konumunda olmakla birlikte hastanesinde bu öğrencilere uygulama yaptırılırdı. Günümüzde halen tıp eğitimi ve uygulaması veren Trakya Üniversitesi, bundan beş yüz yıl öncesinin eğitim ve uygulama anlayışını günümüzde de yaşatarak tarihe karşı olan sorumluluğunu ortaya koymaktadır.

      Edirne’nin Ruslar tarafından işgal edildiği Osmanlı-Rus Savaşı sonrası başlayan, Balkan Savaşları ile zirveye ulaşan Edirne’nin kötü günleri, külliye gibi birçok yapının da sahipsiz kalmasına yol açmıştır. Cumhuriyet sonrası yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle yıkılıp yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan tarihimizin bu önemli yapılarından biri olan Sultan II. Bayezid Külliyesi, 1984 yılında Trakya Üniversitesi’ne devredilmiş ve kapsamlı bir restorasyon sonrası eğitim alanları olarak kullanılmaya başlanmıştır.

     1997 yılında müzeye dönüştürülen külliyenin darüşşifa bölümü, dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden olan Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü’nü alarak önemli bir tanıtım fırsatı yakalamıştır. Burada, 500 yıl öncesinin bir “Osmanlı bimarhanesi” (Bimar: Hasta, Hane: Ev) canlandırılmıştır. Tedavide, dönemin hekimlik bilgilerinin yanı sıra müziğin, su sesinin, güzel kokuların ve meşguliyetin kullanıldığı bu yapı, geçmişi zengin bir görsel anlatımla günümüze taşımaktadır.

     Daha birinci avluya girince musikinin güçlü nağmeleri sizi sarıyor. Müzenin ana mekanı olan “Psikiyatri Tarihi Bölümü”ne girince kendinizi yüzyıllar öncesinin bir müzik terapi ortamında buluyorsunuz. Ortadaki havuzun şadırvanından akan suyun sesi, neyin mistik sesiyle birleşerek sizi bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Hastalar, hekimler, hasta bakıcılar, hanende ve sazendeler adeta canlı gibi müzeyi ziyaret edfenleri karşılıyor. Işık ve ses düzeni de bu canlandırmayı tamamlıyor. Tüm bunlar, Edirne’de Tunca Nehri kenarında mimarlık tarihimizin en görkemli yapılarından birinde yaşanıyor. Buna yapılar topluluğu demek daha doğru olur. Son derece başarılı taş işçiliği ile camisi, imareti, tabhanesi (misafirhane), köprüsü, medresesi ve şifahanesi...Birbirini tamamlayan yapılardan oluşan külliye burası.

     Mimarisi ilk bakışta insanın gözünü okşuyor. Yüzün üzerinde irili ufaklı kubbe külliyeye mistik bir görünüm kazandırıyor. Birbirini tamamlayan grafik yapılar zarif bir bütünlük oluşturuyor. Henüz çok genç olmasına rağmen, önemli başarılara imzasını atan, Edirne’nin kültür hayatının önemli merkezlerinden biri haline gelen bu müze, önümüzdeki dönemlerde, külliyenin diğer bölümlerini de içine alarak daha da büyüyerek farklı bir müzecilik anlayışı ile tarihi değerlerimizi dünyaya tanıtmaya devam edecektir.

     Külliyenin kuruluş amacı, dönemin en önemli şehirlerinden biri olan Osmanlı'nın ikinci başkenti Edirne'yi bir darruşşifaya (Hastane) kavuşturmaktı. Geniş amaçlı düşünülen külliyedeki diğer üniteler ise hastane hizmetini doğrudan veya dolaylı olarak tamamlayan sosyal, kültürel ve dini nitelikteki yapılardır. Tüm birimlerin aynı amaca yönelik hizmetleri döneminin sağlık ve sosyal yardım anlayışını yansıtmaktadır. Tüm yapılar topluluğunun 4 yıl gibi kısa bir sürede bitirilmesi ise imparatorluğun ekonomik ve teknik gücünün bir göstergesidir.

Resim

Külliye'nin içinde şu üniteler bulunmaktadır:

1- Darüşşifa (Hastane)
2- Tabhane (Misafir ve Dinlenme Evi)
3- Tıp Medresesi (Temel Bilimler Fakültesi)
4- Camii
5- İmaret (Mutfak, yemekhane, depo, v.s)
6- Köprü (Tunca Nehri üzerinde)
7- Hamam
8- Değirmen ve su deposu
9- Sıbyan Mektebi (İlkokul)
10- Mehterhane (Dönemin musiki konservatuarı)
11- Muvakkithane (Günün saatlerini, takvimi bildiren kuruluş)

Bu ünitelerden günümüze kadar ayakta kalmış olanlar 1'den 6 numaraya kadar yazılmış olanlardır. 7'den 11 numaraya kadar belirtilenler yıkılmışlardır. 9, 10 ve 11 numarada belirtilenler ise külliyenin vakfiyesinde gösterilmemiş olup, bunlar sonradan yapılmışlardır.

      Hastanenin Kuruluş Yıllarındaki Kadrosu

      Hastane kadrosunda, 1 baştabip, 2 tabip, 2 göz mütehasısı, 2 operatör , 1 eczacı vardı. Diğer personelle birlikte personel sayısı toplam 21'ye ulaşıyordu. Çeşitli dönemlerde bu personel sayısında değişiklikler olmuştur.

     BÖLÜMLER

      Müze Darüşşifa ve Tıp Medresesi olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor.

     DARÜŞŞİFA

     Birinci Avlu:
    İlk avlunun bulunduğu birinci bölümde geçmişte poliklinik odaları olarak kullanılan sütunlar yanındaki sıra odalarda, çeşitli sergiler yer almaktadır. Hizmet Odaları olarak kullanılan mutfak, çamaşırhane, ve şuruphane gibi odalarda ise, darüşşifanın eski mutfağı canlandırılmıştır. Burada ayrıca eski Edirne fotoğrafları sergisi vardır. Aynı avluda geçmişte eczane ve ilaç depoları olarak kullanılan 2 geniş salonun birinde hekimliğin tarihini anlatan bir sergi bulunmakta, karşısındaki oda ise hem sunum odası hem de Edirne Sarayı çizimlerinin sergilendiği bir oda olarak kullanılmaktadır.

     İkinci Avlu:
     İkinci avluda küçük bir bahçe ve karşılıklı yer alan 4 oda vardır. Bu odalar geçmişte yönetici odaları olarak kullanılmıştır. Şu an ise 1 oda yine müze yöneticisi tarafından kullanılmaktadır, diğer bir oda da hekimbaşı odası olarak canlandırılmıştır. Diğer iki oda ise Dr. Rıfat Osman ve Ord.Prof.Dr. Süheyl Ünver odası olarak düzenlenmiştir

     Şifahane:
      Üçüncü bölüm geçmişte hastaların yatırıldığı bölümdür. Burada 4 yazlık, 6 kışlık oda ve bir musiki sahnesi vardır. Ortadaki havuzun şadrıvanından su akmaktadır. Geçmişte ruh hastalarının musiki, su sesi ve güzel kokularla tedavi edildiği akustiği ile ünlü bu mekan İstanbul Ruh Hastalarını Readaptasyon Derneği tarafından dönemin atmosferine uygun manken ve ışık sistemi ile düzenlenmiştir. Bu bölümü gezen ziyaretçiler, son derece başarılı yapılmış mankenler, musiki ve şadırvandan akan su sesi ile geçmişteki tedavi ortamını bire bir yaşamaktadırlar.

      TIP MEDRESESİ (MEDRESET-ÜL ETIBBA)

     Geçmişte tıp medresesi olarak kullanılan ve dönemin hekimlerinin yetiştirildiği ve Medrese-i Etibba adı verilen eğitim bölüm Uluslararası Rotary 2420. Bölge Guvenörlüğü katkıları ile Sağlık Müzesi'nin yeni seksiyonu olarak düzenlenmiş ve 23 Nisan 2008 tarihinde törenle hizmete açılmıştır. Burada 18 öğrenci odası, bir dershane ve bunların açıldığı bir orta avlu vardır. Bu bölüm bekçi odası, öğrenci odaları, uygulamalı eğitim odası, müderris odası, dersane ve kütüphane olarak mankenlerle canlandırılmıştır.   

       Avrupa Müze Ödülü

       Müze 2004 yılında Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü’nü kazanmıştır. Bu ödül dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden biridir. 2005 yılında ise Hırvatistan’ın Dubrovnik kentinde yapılan “Dünya Ödüllü Müzeler Buluşması’nda” en iyi ikinci sunum, 2008 yılında ise Almanya'nın Köln kentinde "En İyi Sunum Ödülü"nü alarak ülkemizin ve kültürümüzün tanıtımına büyük bir katkı daha sağlamıştır. Müze Avrupa Kültür Mirası Birliği tarafından “Mükemmellik Kulübü’ne” kabul edilmiştir.

Bu içerik 21.02.2013 tarihinde yayınlandı ve toplam 16209 kez okundu.